Uzun bir aradan sonra yine yazıyorum...Bu sefer konu; geçtiğimiz bayramda katıldığım turda insanlarla yaptığım konuşmalar sonucunda edindiğim izlenimler...
Her zamanki gibi muzurluğumla ne yapıp edip, bayramın son günü 46 kişilik tur otobüsünde zeytinyağı konusunu açtım:) Çine'de mola vermiştik ve ben de Çine'den geçerken ağaç varlığının kimilerine göre 6 kimilerine göre 10 milyon olduğunu(her iki durumda da önemli bir miktar!!!) söylemeden, Aydın ilinin Türkiye'nin en çok zeytin ağacına sahip il olduğunu belirtmeden edemedim:) Sonuçta Aydın benim gibi bir zeytinyağı kraliçesi için önemli bir şehir!...
Neyse ben biraz tadımdan biraz zeytinyağından bahsettim. Hatta tadımda kusurlardan bahsederken özellikle sirke hatasında insanların yüzündeki o şaşkın ifade görülmeye değerdi...Sirke ve zeytinyağı kavramları bir arada çok garipsendi ama bunun laktik asit fermentasyonundan kaynaklandığını anlatmaya çalıştım...Umarım etkili olmuştur...
Yine her zamanki gibi hangi marka ve yağı önerirsiniz soruları geldi...Ben de elimden geldiğince objektif davranmaya çalıştım. Butik yağların haute couture gibi, diğer büyük markaların ise konfeksiyon gibi olduğunu söyleyerek olaya genel bir bakış açısı getirmeye çalıştım...
Sonuç itibariyle keyifli bir bayram tatili geçirdim...Eminim sizlerin de bayramı en az benimki kadar keyifli geçmiştir.
Hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder