3 Haziran 2017 Cumartesi

"Yaşadım" diyebilmen için...

Sevgili dostlar,

Zeytinyağı kraliçeniz çalışmaya devam ediyor yaşamayı ciddiye alarak... 20 Mayıs 2017'de Zeytindostu Genel Kurulu'nda yapılan seçimde yönetim kuruluna seçildi ve genel sekreter oldu. 

Tabi durur muyum hemen işlere kalkıştım. Sevgili dostum Ümit Çelikaltay'ın şahane fikrini hayata geçirip "Zeytin Ağacıma Dokunma" adlı imza kampanyasını başlattık.

Hedef 1 milyon imza!
https://www.change.org/p/zeytin-a%C4%9Fac%C4%B1ma-dokunma-don-t-touch-my-olive-tree

Tam 2 hafta hem bu kampanya ile hem de sürekli meclisteki görüşmeleri izlemekle, bildiriler hazırlamak ve yayınlamakla geçti. Sebebini aşağıda anlatayım.

"17 Mayıs'ta Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı'nın hazırladığı rapor sonucu hükümetin TBMM'ne sunduğu "Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"na dair görüşmeler 30 - 31 Mayıs 2016’ta komisyon yetkilileri ile sektör temsilcileri arasında gerçekleşti. Sektörün bileşenleri komisyon üyelerinin fikrini değiştirmek için epey uğraş verdiler ve büyük ölçüde başarılı da oldular. Ancak çok kritik olan 20. maddenin değişmesine engel olamadılar.

Nedir bu 20. madde?

3573 sayılı Zeytincilik Kanunu’nun 20’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre; “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.”
Kanun Tasarısında bu madde şu şekilde değiştirilmek isteniyor: “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede, zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemez. Ancak alternatif alan bulunmaması ve kurulun uygun görmesi şartıyla bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu yetkisini gerektiğinde valiliklere devredebilir.”
Basitçe açıklamak gerekirse; valilik başkanlığında Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu oluşturulacak. Bu kurulda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın ildeki üst düzey temsilcileri ile ziraat fakültesi, ziraat odaları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitüsünden birer üye olmak üzere toplam 9 üye yer alacak. Kurulun sekretarya hizmetleri İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından yürütülecek. Kurul yatırım talepleri ile ilgili kararları bir aylık süre içerisinde alacak. Bunun için en az 5 üyenin aynı yöndeki oyu yeterli olacak.
Bir başka deyişle 3573 nolu Zeytincilik Yasası’nda “kesinlikle olmaz” denen koşul gevşetilerek bir kurul oluşturulmasına, bu kurulun da üyelerinin yarısından bir fazlası onay verdiğinde zeytinliklerin maden ve enerji üretimi için yok edilmesine izin veriliyor!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti 171 milyon zeytin ağacı varlığı ile dünyada 2., zeytinyağı üretimi ile dünyada 5. ve sofralık zeytin üretiminde de dünyada 2. sıradadır. Zeytin ve zeytinyağı talebi tüm dünyada son 25 yılda 2.5 kat artış göstermiştir. Aynı zamanda Avrupa ve Amerika’da bilim insanlarının yaptığı yüzlerce araştırmada özellikle fenol içeriği zengin zeytinyağlarının kalp, damar hastalıklarına, diyabete, bazı kanser türlerine, mide ve bağırsak hastalıklarına, cilt hastalıklarına, Alzheimer, MS gibi rahatsızlıklara iyi geldiğine dair bulgulara rastlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 14 Eylül 2016’da Birleşmiş Milletler’in 2015’te sunduğu 49. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Uluslararası Anlaşması’nı imzalamış ve 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle de bu anlaşma yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşmanın 7. Kısmında yer alan Genel Hükümlerin altında yer alan 24. Maddesinde çevresel ve ekolojik açılarda da sürdürülebilir zeytin yetiştiriciliğinin geliştirilmesini garanti altına almakla yükümlüdür. Ayrıca Türkiye, Avrupa Birliği ve Tunus’tan sonra en fazla paya sahip 3. ülke konumundadır.  Dolayısıyla hükümet yasa değişikliği yaparken sadece içerdeki değil aynı zamanda dışardaki bağlantılarını da göz önünde bulundurmalıdır.
Bu koşullarda 3573 nolu yasanın değiştirilmesi mantığa uymayan bir karar olarak gözükmektedir.
Bu durum elbette zeytin dostlarını, zeytin üreticilerini, zeytin sektöründeki herkesi derinden sarstı. Ancak mücadeleden vazgeçmiyoruz."

Benim düsturum "Çıkmadık candan ümit kesilmez"dir. Dolayısıyla yasa tasarısını sunanların fikrini değiştirene kadar çalışmaya devam. Desteğiniz çok değerli sevgili dostlar...

Değerli şairimiz Nazım Hikmet'in de dediği gibi;






O zaman finali Nazım Hikmet'le yapalım...



19 Mayıs 2017 Cuma

Alsancak'ta Şenlik yapılır da zeytinyağsız olur mu?! ;)

Gençler ve kendini herdaim genç hissedenler!

Öncelikle 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'mız kutlu olsun :)  Zeytin ağacına yakın olunca, zeytin ve zeytinyağıyla beslenince doğal olarak genç kalıyoruz ;)

Bu girişten sonra son zamanlarda katıldığım bir etkiniği anlatmak isterim sizlere. Geçtiğimiz günlerde 16. Alsancak Şenliği kapsamında Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği'nin davetlisi olarak Alsancak Dominik Caddesi'nde bir etkinliğe konuşmacı olarak katıldım. Sokakta halka açık bir etkinlik olduğundan yoldan geçip de dinlemeye başlayanlar gördüm ve mutlu oldum.

Bir arkadaşım o güzergahtan geçerken sesimi duymuş ve dinlemeye başlamış. Sonra da karşıdaki kafede oturup tüm konuşmaları dinlemiş. Etkinlik sonunda yanına gittiğimde söylediği çok hoşuma gitti. "O kadar ballandıra ballandıra anlattınız ki, kahvemin üstüne bir damla zeytinyağı dökmek istedim." Demek ki amacımıza ulaştık :)

"Zeytinyağı ile İzmir Mutfağında Sağlıklı Beslenme" adlı etkinlikte çok değerli katılımcılar vardı.

Yanımda UZZK'dan çok sevdiğim Gülşah Satıroğlu, değerli yazar ve Karşıyakalı hemşerim Nedim Atilla, Poyrazcan Gıda Ltd Şti'yi temsilen Dış Ticaret Müdürü Cem Demirci ve Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkan Yardımcısı Nejdet Polat vardı. Konu zeytinyağı olunca tabi kendimizi kaptırmışız. Her konuşmacıya 10 dakika süre tanındı ancak bıraksalar eminim sabaha kadar sohbet edebilirdik :)

O gün o saatte diğer katılımcılarla buluşmamız ve düzenleyenler tarafından da ön bilgi verilmediği halde, sanki karar almışız gibi bütün konuşmacılar olarak zeytinyağının kalitelisinin kokladığınızda sizi güzel yerlere alıp götüreceğinden, taze zeytin, yaprak, taze Ege otları, kesilmiş çimen, çağla badem, can erik, domates, enginar, muz, çiçeksi gibi hoş kokulara sahip olabileceğinden bahsettik. Sevgili Gülşah Satıroğlu zeytinyağının dürüst bir ürün olduğundan ve kokladığınızda üretim sürecinde yaşadıklarını size birbir anlatacağından söz etti. Soykan Bey tüketimi artırmamızın önemine, ülke olarak zeytin ve zeytinyağına dair politikalarımızı iyileştirmemizin gerekliliğine vurgu yaptı. Sevgili Nejdet Polat Şef zeytinyağlıların yemeklere nasıl lezzet kattığından, mutfakta nasıl kullanılması gerektiğinden bahsetti.

Ben ikinci konuşmacı olarak deyim yerindeyse altından girip üstünden çıktım :) Zeytinin binlerce yıl önceki üretiminden, Klazomenai'den, Hipokrat'tan, Ege murfağından, zeytinyağının sağlığa faydalarından, Antandros'tan, garum sostan, doktora çalışmamda bulduğum tüketim verilerinden, gıda eşleşmesinden, tatlılardan Ege otlarına kadar her türlü yemeğe ne kadar yakıştığına kadar herşeyinden bahsettim.

Dinleyenler hepimizin konuşmalarından çok keyif aldıklarını belirttiler.




Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş'ın da katılımlarıyla onurlandırdığı etkinlik çok renkli geçti. Ardından aşağıda önünde durduğumuz standlarda Ege mutfağından harika zeytinyağlı yemekler, börekler, tatlılar tadıldı.  


Ne yazık ki yine gündeme getirilen Zeytinlik Kanunu'nda değişiklik konusunu ayrıca irdeleyeceğim. Ancak bu güzel bayram gününde sizlere iyi niyetlerle hoşçakalın demek isterim.



Zeytini ve zeytinyağını sevdiğimiz kadar, İzmirimiz'i de çok seviyoruz :)
Derneğin afişindeki "Sokakta umut var!" sloganını çok beğendim. Ben de aynı fikirdeyim. Sadece sokakta değil, her yerde ve her zaman umut var. Ne demiş atalarımız? "Çıkmadık candan umut kesilmez!" 

Sağlıcakla kalınız efendim...



12 Mayıs 2017 Cuma

Japonya Anıları

Merhaba sevgili takipçiler,

Nisan 2017 tam tahmin ettiğim gibi epey koşturmacalı ve verimli geçti.

Anneannemin 3 Nisan'da vefatı duygusal olarak çok etkilemiş olsa da, kendimi işe güce vererek acımı az da olsa hafifletmeye çalıştım...

Öncelikle 7 Nisan'da İtalya Perugia'ya bağlı Spoleto'da bulunan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Akademisi'nde zeytinyağı sektöründe yeniliklere dair bir konferansa gittim.

Ardından 19-21 Nisan 2017 tarihleri arasında Tokyo'da gerçekleştirilen Olive Japan'in jürisinde Türkiye'yi temsil etme olanağı buldum. Benim için harika bir deneyimdi. Çünkü farklı kıtalardan konusunda son derece uzman ve söz sahibi 23 zeytinyağı tadımcısı ile beraber 3 gün boyunca bir sürü farklı ülkeden gelen örnekleri tatma şansım oldu.

Toplam 610 farklı örneğin yarıştığı yarışmada 7 masada jüri üyeleri olarak yağları tattık. Biz 3 günde toplam 110 örnek değerlendirdik. 13 Türk yağından sadece 6 tanesi gümüş madalya almaya hak kazandı.



Yanımda Yunanistan ESVITE IOC certified panel üyesi Lykourgos Polychronopoulos, karşımda Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya'dan Extra Virgin Alliance kurucularından Alexandra Kicenik Devarenne ve onun yanında Japonya'dan Olive Oil Master Sommelier Keiko Naoi bulunuyordu.


Turuncu takım elbiseli Toshiya Tada, Olive Oil Sommelier Assocciation of Japan'in Başkanı aynı zamanda Olive Japan yarışmalarının yöneticisi. Kendisi son derece çalışkan, işinde titiz, dakik ve düzenli biri. Onunla tanışmak ve birlikte çalışmak hem büyük bir onur hem de keyifti.

Tabiki sadece zeytinyağı tadımıyla sınırlı kalmadı bu deneyim. Akşamları değişik restaurantlara gidip Japon mutfağından değişik örnekleri tattık.

Balkabağı tempura ile soğuk sake

 Deniz ürünleri tabağı

Soba noddle ve yanında wasabi, sake



Son akşam Asakusa'da L'épice restauranta gittik. Orada zeytinyağı tadımcısı şefin müthiş yemeklerini yedik.






Kültür turu da yaptık ilk ve son gün. Önce Kapabashi ya da Kitchen Town olarak bilinen semtte replica food atölyesine katıldık.




Gördüklerinizin tamamı waxtan yapılmış. Yani gerçek gıda değil.

Son gün 12 kişilik bir grup olarak Asakusa'da Sensoji Tapınağı'na uğradık. Buddhistlerin uğrak yeri olan bu yerde epey bir fotoğraf çektik.




Kimonolu kızlarla fotoğraf çekmezsem olmazdı :)

Japonya'da insanların nezaketinden, zerafetinden tutun da çalışkanlıklarına, insana saygılarına ve disiplinlerine yani kısacası herşeylerine hayran kaldım. Ama en çok hoşuma giden o koca koca binaların önlerinde ve yol boyunca gördüğüm harika çiçeklerle ağaçlar oldu.




Japonya'ya dair anlatacak çok şey var ancak ilk aklıma gelenleri bir çırpıda paylaştım. İlerleyen günlerde görüşmek ümidiyle.

Sevgi ve saygılarımla