18 Şubat 2010 Perşembe

Güzel bir yazı...

Merhabalar,
16 Şubat'ta Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun zeytinyağı ile ilgili güzel bir yazısı vardı. Aşağıda linkini de ekliyorum.
2 yıl Girit'te yaşamış biri olarak bu haber benim çok hoşuma gitti. Çünkü yıllardır her ortamda söylemeye çalıştığım şeyleri Sayın Müftüoğlu pek güzel özetlemiş. Elbette sağlıklı bir yaşam için abartılı şekilde yağ tüketiminden kaçınmamız lazım. Ancak bu yağların tamamen hayatımızdan çıkarılması anlamını taşımıyor...Çünkü bazı maddeleri vücudumuzun sentezleyebilmesi için esansiyel yağlara da ihtiyacımız var. Bu açıdan zeytinyağı diğer bitkisel yağlara göre çok avantajlı bir konuma sahip. Anne sütünün sağlanamadığı bir durumda bebeğe inek sütü ve zeytinyağı karışımı verdiğinizde bu gıdanın besin değeri anne sütüne hemen hemen eşit olmaktadır. Dolayısıyla zeytinyağı son derece değerli bir bitkisel yağdır.
Örneğin üniversitede çok katı diyet yapan bir arkadaşım yağ tüketimini neredeyse sıfırlamıştı. Yemeklerini suyla pişiriyor ve salatalara asla zeytinyağı koymuyordu...En sonunda ne oldu derseniz hem kilo vermesi durdu hem de sinirleri zayıfladığı için takviye ilaçlarla ayakta durmaya başladı. Oysa ki bir tatlı kaşığı da olsa zeytinyağı kullansa hem yağda çözünen vitaminleri daha rahat alacaktı hem de sinirleri o kadar yıpranıp agresifleşmeyecekti... Vücudumuzun hemen hemen her türlü besini alması gerekiyor, ancak belli ölçülerde... Eğer kişi bir şeyi fazla tüketirse elbette ki bunun bazı sonuçlarına da katlanacaktır...
Örneğin vejeteryanlıkta da vegan diye tabir edilen ve hayvansal hiçbir gıdayı tüketmeyenler ciddi sağlık problemleri yaşarlar. Ancak lakto-vejeteryan olarak tabir edilen ve et, yumurta dışında diğer süt ve süt ürünlerini tüketenlerin daha sağlıklı oldukları bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Veganların yaptığı gibi tamamen hayvansal besinleri diyetten çıkarmak yerine, yine hayvansal protein içeren kalsiyum açısından da zengin süt, peynir, yoğurt ve kefir gibi ürünleri tercih etmektedirler.
Sonuç olarak nasıl bir diyetimiz olursa olsun zeytinyağına mutlaka yer ayıralım. Hem vücudumuz bu faydalı besinden mahrum kalmasın hem de bu güzel ürünümüz değerlensin...
Hepinizi saygıyla selamlıyorum...

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=13801783&tarih=2010-02-16

2 Şubat 2010 Salı

Yalova'da güzel bir pazar kahvaltısından sonra...

Merhabalar,
Ocak ayının son haftasonunda Yoga Academy'nin Yalova'da gerçekleştirdiği yoga kampındaydım. Herşey gayet güzeldi, cennet vatanımızın her köşesi ayrı bir keyifli zaten. Tepelerdeki karlara rağmen termal havuzda yüzmek, sıcak sularla keyif yapmak tek kelimeyle muhteşemdi:)
Yoga grubunda da zeytinyağı kraliçesi olarak bilindiğimden, halkıma güzel bir zeytinyağı ziyafeti çekeyim dedim ve yanıma pazar kahvaltısı için iki şişe taze sıkılmış ve filtre edilmemiş naturel sızma zeytinyağı götürdüm. Yağı tadanlardan aldığım geri bildirimler keyfimi bir kat daha artırdı. Bir kere her tadan bu ne kadar güzel bir zeytinyağı dedi, en güzeli de başka hiçbir şey yemedim sadece zeytinyağa ekmek bandırdım kahvaltı olarak demeleriydi. İnsan emeğinin karşılığını görünce tüm yorgunlukları ve sıkıntıları unutuveriyor...Bir nevi zeytinyağı tanıtımı da yapmış oldum bu sayede, ve elbette tadımdan bahsettim...
O iki şişe ne oldu derseniz, tüketildi:)
Zaten grubumuz da elli küsur kişiydi...En azından herkese bir 5-10 ml taze ve kaliteli bir zeytinyağı tattırdım.
Ocak ayını da böyle tamamladık...
Daha sonraki yazılarda görüşmek dileğiyle, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.